Primer
profilaksi
Sirozu olan ama varisi
olmayan hastalar:
2005 yılında yapılan bir
RCT, seçilmemiş sirozlu ve PHT’lu hastalarda NSBB’lerin (timolol) varisleri
önlemede etkisiz olduğunu göstermiştir. Asit, ensefalopati, transplant ve ölüm
oranlarında da anlamlı farklar yoktu.
Sirozu olan grade 1 varisi
olan ama hiç kanamamış hastalar:
PHT’lu hastalarda varis
kanaması insidansi %30-50’dir ve kanayanlarda ise 6 haftalık mortalite %20’dir.
Orta halli ve iri
varislerin primer kanama profilaksisinde için NSBB ve varis band ligasyonunun
tekrarlayan uygulamaları kullanılır. Bununla birlikte, küçük grade 1 varislerin
kanamadan korunma çabasında NSBB’lerin (propronalol, nadolol) rolü belirsizdir.
Çalışmalarda çeşitli sonuçlar vardır. Mortaliteye etkisiz denilen bazı
çalışmalar vardır. Karvedilolle ilgili yapılan yakın zaman çalışmasında daha
iyi sonuçlar vardır.
İlk endoskopisinde grade 1
varisi olan hastada büyük varise ilerleme oranı yıllık %5-30’dur. Küçük bir
varisin büyük varise dönmesindeki risk faktörleri: ileri evre hastalık (Child B
ve C), kırmızı belirti ve alkolik etiyolojidir.
Baveno ve AASLD
kılavuzları NSBB’leri küçük varisi olan ve artmış kanama riski olan hastaların
(kırmızı belirti, Child C gibi) primer profilaksisinde önermektedir. UK
kılavuzlarında ise NSBB’lerin primer profilakside kullanımına sadece kırmızı
belirti varlığında sıcak bakılıyor, fakat grade 1 varislerde yıllık ÖGD
taraması da öneriyor.
Sirozu olan grade 2-3
varisi olan ama hiç kanamamış hastalar:
Bu grupta Baveno ve BSG
kılavuzlarındaki öneri ortak. Yani gerek beta blokörle gerekse de band
ligasyonuyla primer profilaksi yapılabilir.
Karvedilol, hemodinamik
çalışmaların ümit verici sonlanımları dolayısıyla çekici bir ilk sıra ajandır. Günümüzde
primer profilakside Karvedilolü nadolol ya da propronololla karşılaştıran bir
RCT yoktur. Ancak çalışmalarda ve yakın zamanlı bir meta-analizde HVPG’i
propronolola göre daha iyi düşürdüğü bildirilmiştir.
Karvedilolün optimal dozu
12,5 mg/gün’dür. Daha fazla dozlarda daha fazla etki elde edilmemektedir.
Karvedilol ve band
ligasyonunu primer profilakside karşılaştıran iki RCT vardır. İkisinin
sonuçları biribirini doğrulamamaktadır.
1504 hastalık bir
metaanalizde band ligasyonu primer profilakside Betablokörlere göre daha az
varis kanaması oranlarıyla bulunmuşsa da toplam mortalitede ya da kanamaya
bağlı mortalitede herhangi fark görülmemiş. Üstelik yüksek kaliteli ve tam
metin yayınlarda herhangi bir fark görülmemiş.
Band lgasyonu ve NSBB’in
birlikte kullanımının, tek başına band ligasyonuyla karşılaştırıldığı tek bir
RCT vardır. Ama kanama azaltma konusunda fark bulamamıştır. Bu nedenle
kombinasyon tedavisi önerilmemektedir.
Primer profilakside
herhangi bir şant yöntemi önerilmemektedir.
İsosorbit mononitrat monoterapide
artık tercih edilmiyor.
Beta
blokörlerin son dönem KC hastalığında veya refraktör asitte kullanımı
Betablokörlerin Kompanse
ya da erken dekompanse KC sirozunda yaralı olduğu, ancak son dönem hastalıkta
ya da refraktör asitte kullanıldığında olumsuz etkilerinin görülebileceği 2010
yılından sonraki çalışmalarda ortaya atılmıştır. Bunun 160 mg gibi yüksek dozla
alakalı olduğunu savunanlar terapötik bir pencere (pencere hipotezi) fikrini
ortaya atmışlardır. Bu pencere ileri evrelerde ortadan kalkmaktadır.
Betablokörlerin kardiyak outputu azalttığı ve mortaliteyi arttırdığı
savunulmuştur.
Ancak gözlemsel
çalışmalarda betablokör kullanımının refraktör asitte, spontan bakteriyel
peritonit olmadığı durumlarda, survival’a olumlu katkısı olduğu bildirilmiştir.
Bunlar netleşmiş bilgiler değilse de Spontan bakteriyel peritonit olduğu
durmlarda betablokoörü kesmek ve sonra başlamak uygundur.
Akut
varis kanaması
Yeni bir çalışmada Child
skoruyla HVPG arasında güçlü bir korelasyon olduğunu göstermiştir. Mesela Child
C hastaların %80’inde HVPG> 20 mmHg’dır. Ancak MELD skoru daha iyi fikir
vermektedir.
Hemodinamik olarak stabil
hastalarda eritrosit suspansiyonu verilirken hb düzeyi 7-8 g/dL olarak hesap
edilmelidir. Bunun üzeri mortaliteyi arttırmaktadır.
Aslında, Thromboelastografi
(TEG), pıhtı oluşumunu iyi yansıtan , çabuk bir testtir, ancak heryerde
bulunmayabilir .Şu anki BSG kılavuzu, majör hemoraji protokolünde eğer
trombosit düzeyi 50 x 109/L’nin altındaysa trombosit replasmanını;
INR> 1,5 ise taze donmuş plazma replasmanını ve fibrinojen düzeyi 1,5’in
altındaysa da kriyopresipitat replasmanını önermektedir.
Şu an için tranexamic asit
kullanımını ya da recombinant faktör 7a kullanımını destekleyen veri yoktur.
Farmakolojik tedavi
Akut varis kanaması
esnasında NSBB kesinlikle verilmemelidir. Zaten alıyorsa kesilmelidir.
Vazopressörler
TERLİPRESSİN, sentetik bir
vazopressin analoğudur. Sistemik vazokonstrüksiyon yaparak portal kan akımını
azaltır. Büyük bir metaanalizde terlipressin, somatostatin ve okreotid gibi
vazopressörlerinin kullanımının 7 günlük mortaliteyi azalttığı ve daha az
transfüzyonla ilişkili olduğu sonucu ortaya konulmuştur. Terlipressinin 6
haftalık mortaliteyi ve transfüzyon ihtiyacını azalttığı plasebo kontrolü çalışmalarda
gösterilmiştir. Bu metaanaliz sonucuyla da desteklenmiştir.
Metaanalizler okreotidin
eve somatostatinin terlipressin kadar etkin olduğunu göstermiştir.
Profilaktik
antibiyotikler
Günümüzdeki kılavuzlar,
hastalığın evresine ya da gösterilebilir enfeksiyon olup olmadığına bakmaksızın
varis kanamalı tüm hastalarda antibiyotik başlanmasını önermektedir.
Endoskopik
band ligasyonu
Endoskopik band
ligasyonunun endoskopik skleroterapiye üstünlüğü bir metaanalizde
gösterilmiştir. Band ligasyonunda daha az yeniden kanama, daha az mortalite ve
daha az distal özefagiyal striktür görülmüştür.
Balon
tamponad (sengstaken- blakemore tüpü gibi) kontrol edilemeyen
kanamada kullanılır. Ancak en fazla 24-48 saat kadar tutulmalıdır. SBT kanamayı
%90 vakada durdurabilir, ancak gastrik balon söndürüldüğü zaman %50 tekrar
kanama olabilir. Ayrıca, ülserasyon ve özefagiyal ve trakeal rüptür gibi ciddi
komplikasyonlara yol açabilir. Bu nedenle endoskopi eşliğinde takılmalı,
gastrik balon endoskopiyle görülerek şişirilmeli ve özefagus balonu
kullanılmamalıdır.
Kendiliğinden
açılabilir metal kaplı özefagiyal stendler de balon tamponada
alternatif olabilirler. Yine endoskopik olarak takılırlar ve takıldığı yerde 2
hafta boyunca kalabilirler. Bir RCT’de, kanama kontrolü, transfüzyon ihtiyacı
vs açısından balon tamponada göre daha üstün bulunmuşlardır. Ama survival farkı
görülmemiştir.
TIPSS
Yukarıdaki uygulamaların
hiçbiri başarılı olamadıysa, sırada TIPSS var demektir. Neredeyse %90-100
hastada kanamayı durdurur ve %6-16 tekrar kanama oranı vardır.
Şant
cerrahisi, Child A hastalara saklanmalıdır. KC nakli, sırada bekleyen hastanın kanaması durmadığı takdirde
devreye sokulabilir
Sekonder
profilaksi
Hasta bir kez varis
kanaması geçirdiyse, ikinciyi geçirme riski artık daha fazladır (ilk senede %60
ve mortalite oranı da %33)
Eğer ilk epizotta hastaya
TİPSS uygulandıysa, bir nakil merkeziyle konsülte etmek gerekir.
Bunlar usg ve TİPSS için
doplerlerle 6 ayda birizlenirken, kalan diğer grup hastalar band ligasyonu ve
NSBB’le dual tedaviye alınmalıdır. Hastalar betablokörlere intoleransa , band
ligasyonunun tek başına yetersiz kalacağı düşünülerek TİPSS gündeme
getirilmelidir.
Gastrik
varislerin tedavisi
Primer profilakside henüz
NSBB kullanılmalıdır. Siyanoakrilat (yapıştırıcı) kullanımı henüz rutinde fazla
yokrtur.
Akut gastrik varis
kanamasında band ligasyonu ve siyanoakrilat kullanımı başlangıç hemostazı
açısından etkin bulunmuştur. Pratikte bant ligasyonu gastrik varis
kanamalarında kullanılmıyor. Kayar düşer, varis üzerinde ülsere neden olur,
rüptür ve ölüm riski taşımaktadır.
Evvelden beri yapılagelen
, gastrik varis üzerine trombin enjeksiyonununun kullanımı yaygın değildir. Yeni
RCT’ler de gerekmektedir. Mevcutlarda tekrar kanama oranları %50’lerdedir.
EUS, Gastroözefagiyal varislerin
tanı ve tedavisinde faydalı olarak görülmeye başlanan bir yöntemdir. Henüz RCT’sı
yoktur.
TIPSS, özefagiyal
varislerde olduğu gibi, ilk sıra tedaviyle kanama kontrol altına alındıktan
sonra uygulanacak bir sonraki basamak olarak kullanılan bir yöntemdir.
Splenorenal şantlar gibi
cerrahi yöntemler %70’lere varan mortalite oranları nedeniyle tercih
edilmezler. İzle splenik tromboza bağlı segmental PHT varsa splenektomi ya da
splenik arter embolizasyonu gündeme gelebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder