Karaciğer (KC) hastalığı,
arteriyel deoksijenasyon ve intrapulmoner vasküler dilatasyon triadıyla giden
hayatı tehdit eden bir durumdur. KC transplantasyonuna gidecek hastalarda HPS
prevalansı %5-30 olarak hesaplanmıştır. Gerçek prevalansıyla ilgili çok
merkezli bir çalışma yoktur.
Çoğunlukla portal
hipertansiyon ve sirozu olan hastalarda izlense de, portal HT ya da sirozu
olmayan akut ve kronik hepatitlerde de ortaya çıkabilir, ya da nonsirotik
portal HT durumunda…
HPS’un erken safhalarında,
arteriyel oksijen basıncı yanıltıcı olarak normal olabilir. Siroz durumunda
hiperventilasyon ve buna bağlı azalmış arteriyel CO2 sıklıkla oluşur
ve bu durumda deoksijenasyon için alveolo-arteriyel oksijen gradienti daha
duyarlı bir belirleyicidir. Tavsiye edilen cut-off değeri oda havasında AaPO2≥15
mmHg veya 64 yaş üzeri hastalarda AaPO2≥20 mmHg’dır.
Bozulmuş oksijenasyon,
pulmoner arteriyel dolaşım içindeki mikrovasküler dilatasyonlardan kaynaklanan
ventilasyon-perfüzyon uygunsuzluğundan kaynaklanır.
Kronik KC hastalığı olan
hastada oluşan dispne, HPS’un sık bir prezentasyon şeklidir.
Platipne, ortodeoksi,
spider nevi ve clubbing HPS’li hastalarda daha sık olmasına rağmen HPS’ye
spesifik bulgular değildirler.
HPS’un ciddiyetiyle
hepatik hastalığın ciddiyeti arasında ilişki yoktur.
Pulse oksimetri
satürasyonu basit bir yöntemdir ve HPS için %100 sensitivite, %65 spesifteyle
beraberdir. Yine de tanı oluşturabilmek için arteriyel kan gazı ölçümü yapmak
gereklidir. Kontrastlı bir ekokardiyografi (CEE) ve pozitif bir bubble testi
diagnostik kriterasyon için önerilmektedir.
Tecnesyum işaretli albumin makroagregatlarıyla (99mTcMAA) yapılan AC perfüzyon görüntülemesi
, eşzamanlı kardiyovasküler hastalık varlığında, IPVD sebebiyle oluşan
hipokseminin derecesini değerlendirmede yardımcı olabilir. MAA AC-beyin
perfüzyon sintigrafisinin limitasyonları vardır, CEE’ye oranla sensitivitesi
düşüktür ve intrakardiyak şantı inrapulmoner şanttan ayırmada başarısızdır.
Portopulmoner
hipertansiyon da HPS ile aynı zamanda bulunabilen ve
tanıda kafa karıştıracak bir durumdur. Portopulmoner hipertansiyon, portal HT
varlığında pulmoner arter akımındaki obstrüksiyondan kaynaklanır. Tanısında sağ
kalp kateterizasyonu gerekir. Tanısal kriterler içerisinde: ortalama pulmoner
arter basıncının (mPAP)>25mmHg olması, pulmoner vasküler rezistansın
(PVR)>3 Wood ünitesi olması ve normal pulmoner arter kama basıncının olması
vardır. Dispne sıklıkla vardır, ancak
nonspesifiktir. AaPO2 genellikle yüksektir ancak hipoksemi , ağır
hastalıkta bile genellikle hafiftir. HPS’dakinin aksine, pulmoner HT’u
hedefleyen tedaviler, portopulmoner hipertansiyonda fonksiyonel kapasiteye de yararlı olur.
Günümüzde HPS için belirli
bir medikal tedavi oluşturulmamıştır. Her ne kadar oksijen satürasyonunu >%88’in
üzerine çıkarmak önerilirse de, bunun bilimsel bir kanıtı yoktur.
Pentoksifilin, hayvan
deneylerinde TNF-alfa inhibisyonuyla HPS’da düzelme yapmışsa da insan
çalışmaları yoktur. TIPS marifetiyle portosistemik şant önerilmişse de yararı
tam belirlenmiş değildir ve hiperdinamik dolaşımı arttıracağı için aslında HPS’u
da kötüleştirebilir.
OLT (ortotopik KC-T),
oksijenasyonu ve survivalı düzeltebilen tek etkili tedavidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder