Sirozlu hastalarda portal
hipertansiyon portal kan akımına artmış hepatik vasküler direnç olduğu zaman
ortaya çıkar. PHT, hepatik vasküler basınç gradientinin (HVPG)> 5 mmHg
olduğu durum olarak tanımlanır. HVPG sinüzoidal basıncı yansıttığı için KC
sirozunda yükselecektir. Oysa presinüzoidal komponent varsa (primer biliyer
kolanjit gibi) doğruluğu tam olmayabilir.
HVPG> 10 mmHg’ye
ulaştığı zaman klinik olarak belirgin PHT oluşur ve bu, şu komplikasyonların habercisidir:
varis kaynaklı üst GİS kanaması, portal hipertansif gastropati, asit ve spontan
bakteriyel peritonit, hepatorenal sendrom, splenomegali, HCC ve hepatik
ensefalopati.
HVPG>12 mmHg olmadan
aslında pek varis kanaması olmaz. HVPG>20 mmHg durumu ise kanama kontrolünün
başarısızlığını ve artmış mortaliteyi öngördürür. Netice olarak, varis
kanamasını azaltmanın yolu: HVPG’yi 12 mmHg’nın altına çekmek ya da başlangıç
düzeyinden %20 daha azaltmaktan geçmektedir. HVPG’yi azaltma yaklaşımında
nonspesifik beta blokörler (NSBB), TİPSS ve vazopressörler kullanılır.
Gastroözofagiyal varisler,
sirozlu hastaların yaklaşık %50’sinde bulunurlar ve varlıkları hastalığın
ciddiyetine işaret eder. Varisi olmayan sirotik hastalarda varis geliştirme
oranı her yıl %8’dir. Varis gelişiminin ana risk faktörü ve prediktörü ise
HVPG>10 mmHg olmasıdır.
Küçük varisleri olan
hastaların büyük varisler geliştirme riski yıllık %8 gibidir. Büyük varis
geliştirme risk faktörleri: dekompanse hastalık, alkolik siroz ve başlangıç endoskopisinde
“kırmız balina işaretlerinin” olmasıdır.
Varislerin kanama oranları
yıllık olarak %5-15 civarındadır. Kanama ihtimali büyük varislerde, kırmızı
işaretlerin varlığında ve Child B ve C siroz gibi daha ileri hastalıklarda daha
fazladır.
Varis duvarı gerginliği,
rüptürü predikte eden ana faktörlerdendir ve duvar gerginliği doğrudan duvar
çapıyla ilişkilidir.
Varis duvarı tansiyonunu
etkileyen diğer majör faktör ise varis içi basınçtır ki bu da HVPG ile
alakalıdır. Sekonder profilaksi bağlamında, HVGP değeri <12 mmHg olan
hastalarda varis kanaması oldukça düşüktür.
Varis kanaması olan ve 24
saat içerisinde HVPG düzeyi >20 mmHg olan hastalarda 1 hafta içerisinde
tekrar kanama açısından yüksek risk vardır ve kanamanın kontrolündeki
başarısızlık riski daha fazladır. Aynı şekilde, 1 yıllık mortalite de daha
fazladır.
Gastrik
varisler
Genel olarak gastrik
varisler özefagiyal varislerden daha fazladır. Kanamaya ise özefagiyal
varislere göre %50 daha az eğilimlidirler. Bununla beraber, gastrik varis kanarsa
daha fazla transfüzyon ihtiyacı olur ve mortalitesi de özefagiyal varise göre
daha yüksektir.
Daha önce kanamamış
sirotik hastalarda gastrik varis genel insidansı %4 ‘tür. Gastrik varislerden
kanama insidansı 2 yılda %25 olarak bildirilmiştir. Fundal varislerde kanama
oranı daha fazladır.
Gastrik varislerde kanama
için risk faktörleri: varisin ebadı; büyüdükçe risk artar, sirozun ciddiyeti; Child
C>B>A ve kırmızı noktaların endoskopik görünümüdür.
Gastrik varisler, özefagus
varisleri ile olan ilişkileri ve midede yerleşimleri temel alınarak
sınıflandırılır. Gastroözofagiyal
varisler (GOV) mide varislerinin özefagiyal varislerle ilişkili olduğu
yerlerdir. Bu ilişki daha az küçük kurvatur boyunca (GOV1) veya fundus boyunca
(GOV2) olabilir. İzole gastrik varisler (IGV) fundusta (IGV1) veya ektopik
olarak midede veya duodenumda (IGV2) oluşan izole varislerdir.
Gastrik varislerin en sık
görüleni GOV1’dir ve yaklaşık olarak tüm gastrik varislerin %70’ini oluşturur.
Bunu fundal varisler (%21) ve IGV(%7) izler. IGV’ ise gastrik varislerin
yalnızca %2’sini oluşturur.
Kanama insidansı en yüksek
olan gastrik varis türü IGV1’dir. GOV2 ise %55 ile bunu izler. GOV1 ve IGV2’nin
kanama insidansı %10’dur.
Gastroözefagiyal
varislerin tanısı ve izlemi
KC sirozu olan hasta
Gastroözefagiyal varisler açısından izlenmelidir. Bununla birlikte Baveno VI’ya göre, eğer transient
elastografi (TE) 20kPa’dan daha az ve platelet sayısı 150000’in üzerindeyse b,
bu gerekli olmayabilir.
Eğer dekompanse hastalığa dair deliller varsa, varis olup olmadığına
bakılmaksızın yıllık izleme alınmalıdır.
Özellikle primer slerozan kolanjit gibi bir hastalık progresyon
gösteriyorsa daha sık izlemin yapılması önemlidir.
Kompanse sirozu ve varisleri olan bir hasta 1-2 yılda bir izlenebilirken,
Kompanse sirozu olan ancak varisi olmayan hastalalar 2-3 yılda bir izlenebilir.
Özefago-gastro-duodenoskopi izlemde altın standarttır.
Grade 0: özefagusta varis yok
Grade 1: özefagusun hava verilerek şişirilmesiyle
kollabe olurlar,
Grade2: grade1 veya 3 olarak sınıflanmayanlardır,
Grade3: yeterince büyük varislerdir ve lümenlerinin
%50’si oklüde olmaz
Transnazal
endoskopi tolerabilitesi
daha iyi ve hatalarca daha çok tercih ediliyor denilen çalışmalar var. Band ligasyonu
yapmaya müsait değil.
Kapsül
endoskopi yakın zamanda yapılan 1328 hastayı
kapsayan bir metaanalizde, kapsül endoskopinin, Standard ÖMD’nin yerini
alabilmek için yeterli sensitiviye sahip olmadığı sonucu bildirildi. Varislerin
gradelemeside mümkün değildir. Güvenilir fundal varis incelemesine de izin
vermez. Yani kapsül endoskopi varis evrelenmesi ve izleminde önerilmemektedir.
Transient
elastografi TE, düşük frekanslı ultrasonografi yayılım
hızına dayanarak doku sertliği için bir değer elde edebilen invaziv olmayan bir
tekniktir. TE’nin Kompanse ilerlemiş sirozu olan hastalarda risk belirlenmesi
açısından kullanım alanı vardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder