Koagülaz (-)
stafilokoklar, deri florasının en sık bulunan mikroorganizmalarındandır.
Prostetik kapağı bulunan hastalar ve immun sistemi baskılı hastalar Koagülaz
(-) stafilokoklarla enfekte olma açısından artmış risk altındadırlar.
İntravasküler cihaz
kullanımı Koagülaz (-) stafilokokların yaptığı kan akımı enfeksiyonlara en çok
katkı sağlayan durumlardır.
Kan kültürlerinde Koagülaz
(-) stafilokokların pozitif olduğu hastaların yalnız %12-25’inde Koagülaz (-)
stafilokoklara bağlı kan akımı enfeksiyonu olmaktadır.
Stafilokoklar aerobik ve
fakültatif anaerobik gram (+) koklardır ve de katalazüretme yeteneğindedirler.
Düzensiz kümeler yapmaya eğilimlidirler. Koagülaz (-) stafilokoklar
hareketsizdirler ve spor yapmazlar.
Staphylococcus epidermidis, insan derisindeki stafilokokların yarısından
fazlasını ve de klinik örneklemelerdeki Koagülaz (-)
stafilokokların yaklaşık %75’ini oluşturmaktadır. Klinik olarak önemli
sayılabilecek diğer türler arasında S.saprophyticus
vardır ki genç kadınlarda İYE nedenidir. Bir diğeri S.lugdunens’tir. Bu da giderek artan şekilde endokardit,
osteomiyelit ve sepsis gibi invazif enfeksiyonlarda tanınmaya başlanılmıştır.
Daha az sıklıkta izole
edilenler ise S. hominis, S.
haemolyticus, S.
capitis, S.
warneri, ve S. Simulans’tır. S. pettenkoferi ise
daha yenilerde tanınan ve osteomiyelit ve kan akımı enfeksiyonlarıyla ilişkisi
olan bir türdür.
Koagülaz (-)
stafilokokların tanımlanmaları morfoljik (koloni büyüklüğü ve pigmentasyonu),
biyokimyasal ve metabolik değerlendirmelerin ve antibiyotik duyarlılığının
belirlenmesi işlemlerinin kombinasyonuyla olur.
Enfeksiyon mu kontaminasyon mu?
Bu ayrımda klinik
faktörler olarak ateş, hipotansiyon ve lökositoz öne çıkar. Mikrobiyolojik faktörler
olarak da 48 saat içerisinde kültürlerde üreme, aerobik ve anaerobik ortamda
üreme, ve aynı organizma için uygun antibiyogramlarla beraber ≥2 kültür
pozitifliği sayılabilir.
Çoğu durumda genetik
olarak özdeş mikroorganizmanın tespiti bakteriyemiyi doğrularken, genetik
olarak farklı mikroorganizmaların tespiti kontaminasyon lehine olur. Ama poliklonal
enfeksiyonu durumunda bu mantık işlemeyebilir. Tekrarlayan kontaminasyon durumu
da gözden kaçırılmamalıdır.
Patogenez
Koagülaz (-) stafilokok
enfeksiyonlarının çoğunluğu prostetik cihaz varlığında ortaya çıkmaktadır.
Koagülaz (-) stafilokokların
ciltte canlılığını sürdürmesini, biyofilm formasyonunu, dokuya ve prostetik
yüzeylere yapışmasını ve bağışıklıktan kurtulmasını kolaylaştıran
determinantları mevcuttur. Yüzey molekülü olan poly-gama-DL-glutamik asit, deri
yüzeylerinde kolonizasyon ve immüniteden kaçış bağlamında önemli bir role sahip
gibi görünmektedir.
Prostetik
cihazlar
Yerleştirilmesi anında
prostetik cihazların az sayıda Koagülaz (-) stafilokokla inoküle olduğu tahmin
edilmektedir. Organizma hasta florasından, cerrahi ekibinden veya çevreden
kaynaklanabilir. İntravasküler kateterler, kateter tünelinin dış parçasından
deri florasının bakterileriyle kontamine olup aşağıya doğru ilerlemesiyle veya
manüplasyonlara bağlı olarak enfekte olabilirler.
Biyofilm oluşumuyla düşük
virulanslı bakteriler antibiyotiklerden ve immun sistemden korunabilirler.
Biyofilm
Tutunmanın nonhidropik ve
Van de Waals etkileşimlere bağlı olduğu düşünülmektedir. Yabancı materyaller
fibrinojen, fibronektin ve diğer konakçı proteinlerinden oluşan bir tabakayla
kaplanırlar. Bu bunlar, stafilolokların çeşitli yüzey proteinleri için
potansiyel reseptör vazifesi görürler. Staphylococcus epidermidis, konakçı proteinleriyle etkileşen yüzey
adhezinlerine sahiptir ve bunlar Staphylococcus epidermidis’in daha spesifik bir adherens göstermesini
sağlarlar. Tutunmayı takiben ekstrasellüler polisakkarit bir matriks hazırlanır
ve bu da bakteriyi sarar. Bu biyofilm antibiyotiğin penetrasyonuna karşı bir
bariyer oluşturur ve T lenfosit aktivasyonu, opsonizasyon, polimorfonükleer
lökosit migrasyonu ve makrofaj fonksiyonu da dahil olmak üzere konakçı
savunmalarını etkileyebilir.
Staphylococcus epidermidis’in slime producing (sümüksü madde üreten) suşları
daha virülandır ve prostetik cihazı olan hastalarda hastalık yapıcı potansiyeli
vardır. Bu tip bakterilerle enfekte olanlarda bakteriyolojik kür daha zordur. Bu
biyofilmden serbestleşen bakteriler vücudun diğer bölümlerine de
yayılabilirler.
Norepinefrin
gibi katekolaminler, polistiren ve slikon üzerinde organizmanın büyümesini ve
biyofilm oluşumunu kolaylaştırmaktadır. Muhtemel mekanizmanın transferinden demir
kazanımı olduğu düşünülebilir.
Staphylococcus epidermidis’in intersellüler adhezyona aracılık eden bir yüzey
komponenti keşfedilmiştir: polisakkarit intersellüler adhezin (PİA), bir
b-1,6-linked glikozaminoglikan’dır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder