Tedavide 2 amaç vardır:
-
Otoantikor üretimini azaltmak: Bu amaçla
glukokortikoidler ve sitotoksik ilaçlar kullanılır. B lenfositleri hedef alan
bir antikor olan Rituximab’ın da etkinliği gösterilmiştir.
-
Otoantikorun etkinliğini azaltmak: Otoimmun
hemolitik anemide otoantikorlar eritrositleri primer olarak fagositlerin
yüzeyindeki Fc reseptörlerine bağlanarak harap ederler. Bu çoğunlukla dalakta
olur. Bu işlem ya splenektomiyle ya da i.v. immunoglobulin verilerek minimize
edilmeye çalışılır.
Başlangıç tedavisi
Öncelikle hastanın
stabilizasyonu sağlanır. Transfüzyon, glukokortikoid ve/veya immunoglobulin bu
amaçla kullanılır. Kronik transfüzyon durumlarında folat önerilmektedir.
Eğer ilk basamak tedaviye
yanıt alınamadıysa ya da yüksek doz steroid gerekmekteyse o zaman splenektomi,
Rituximab, sitotoksik ajanlar, danazol ve immunsupresif ajanlar ikinci sıra
tedavinin seçeneklerindendir. Ancak henüz bunları karşılaştırabilmiş olan
Randomize, prospektif çalışmalar oluşturulmuş değildir.
Dirençli hastalarda 3. sıra
tedavi seçenekleri olarak:
o
Splenektomiden fayda görmeyenlere Rituximab
başlanabilir. Tersi de geçerlidir (vice versa)
o
Splenektomi veya Rituximab takiben hastalar
düşük doz steroide (Danazolle birlikte veya değil) yanıt verebilirler.
o
İlk tedavilerinde Rituximabla uzun
remisyonları olan hastaların tekrar rituximabla tedavi edilmeleri makul
görünmektedir.
o
Splenektomi sonrası aksesuar dalak
düşündüren bulgular varsa bu aksesuar dalak da çıkarılır.
o
Kar-zarar durumu gözetilerek bazı
sitotoksik ilaçların kullanımyla başarı elde edilebilir. Azatiopirin,
siklofosfamid, alemtuzumab, siklosporin, mikofenolat mofetil vd.
Allojenik kök hücre naklinin başarılı
olduğuna dair anektodal bilgiler vardır. Terapatik plazma exchance de seçenek
olarak durur.
Uzun dönem tedavi
Uzun dönemde başarı sadece
kür elde etmek değildir. İmmunsupresif ajanların aşırı kullanımana gerek
kalmadan aneminin derecesini yeterli durumda tutabilmek de başarı olarak kabul
edilmelidir.
GLUKOKORTİKOİDLER
Başlangıçta
kullanıldıklarında %50-90 klinik yanıt alındıklarından en sık başlangıç
tedavisi ajanlarıdırlar. Ancak hastaların sadece 1/3’inde ilaç kesildikten
sonra uzun dönem remisyonu devam eder. Geriye kalan %50-60 hasta idame
dozlarına ihtiyaç duyar ve %20-30’si de ikinci sıra ilaçlara ihtiyaç duyar.
Hastalarının %20’sinden azında sadece steroidle kür elde edildiği tahmin
edilmektedir.
Başlangıçta genellikle
1-1,5 mg/kg gibi yüksek dozlar tercih edilir (prednisolon veya eşdeğeri). Hızlı
gelişen ciddi hemolizde intravenöz metil prednizolon 250-1000 mg/ gün
önerilmektedir.
Remisyon sağlanınca doz
azaltımına gidilmelidir. Çocuklarda hastalık prosesi sıklıkla kendini
sınırlayıcı olduğundan bu azaltma işlemi daha hızlı yapılabilir. Erişkinde ise
daha kademeli düşüş denenmelidir. Azaltılmış doz yetersiz gelirse bunu 3-4
haftadan önce anlamamızın zor olduğu akıldan çıkarılmamalıdır.
SPLENEKTOMİ
Hastaların 2/3-3/3’ü, splenektomi
sonrasında iki hafta içinde anemide gözle görülür iyileşme gösterecektir. Bunların
yaklaşık yarısı, düşük doz glukokortikoidle devam edebilen remisyon elde
ederler. 1/3 hasta Relaps yaşarlar ve %20 kadarında da kür olur.
Otoimmun lenfoproliferatif
sendromlu hastalarda gelişen sıcak otoimmun hemolitik anemilerde splenektomi
önerilmemektedir. Postsplenektomi sepsisi muhtemeldir.
RİTUXİMAB
B hücre yüzey proteini
olan CD20’ye karşı olan monoklonal Anti-CD20 antikorudur. Uzun dönem antikor
üretiminden sorumlu olan plazma hücreleri CD20 eksprese etmezler. Bu da
rituximabın, uzun vadede splenektomiye nazaran neden düşük cevap oranları
olduğunu açıklıyor olabilir.
Tek ajan ve
glukokortikoidle beraber kullanımı vardır. Hepatit B reaktivasyonu, ciddi
mukokutanöz reaksiyonlar, progresif multifokal lökoensefalopati ve infüzyon
ilişkili yan etkiler meydana gelebilir.
İMMUNSUPRESİF VE
SİTOTOKSİK AJANLAR
Prednizona tedavi yoksa ya
da> 15-20 mg üzerinde kullanılması gerekiyorsa azatiopurin ve siklofosfamid
başta olmak üzere sitotoksik ajanlar endike olabilir. Genellikle oral olarak
belirli dozlarda verilirlerse de intravenöz pulse tedaviler de verilmektedir.
Etkinliklerini göstermeleri en az 1 ayı bulmaktadır ve 4 ayda hala etkin
değilse devam etmeye gerek yoktur.doz azaltımında hemoliz bulguları 3-4 aydan
önce görülmeyebilir.
Siklofosfamid
Başlangıç dozu olarak 100
mg/gün oral olarak veya 500-700 mg iv 3-4 haftada bir verilir.
Azatiopurin
Siklofosfamide göre daha az yan etkili ancak
daha az etkindir.
Danazol
Bu ilaçla tecrübe
sınırlıdır. Glukokortikoidle birlikte kullanıldığında (başlangıçta), sonradan
eklenmesine göre daha iyi etki gösterdiğini bildiren sınırlı çalışmalar vardır.
Siklosporin
ve MMF
Siklosporin (5-10 mg
başlangıç dozu 2x1) ve MMF çeşitli vakalarda başarılı olarak kullanılmıştır.
Alemtuzumab
Monoklonal anti-CD52
antikorudur. Tecrübe azdır. İmmunsupresyon ve fırsatçı enfeksiyonlara neden
olabilir.
Vincristin
IVIG
Prednizon ve splenektomiye
dirençli sadece bazı otoimmun hemolitik anemilerde etkilidir. Daha ciddi
durumlarda başlangıç tedavisinin bir parçası da olabilir, ancak çok yüksek
dozlar (1000 mg/gün, 5 gün) gerekebilir. Hastaların yalnız %40 kadarından yanıt
alınabilir ve bunlarda da 3 haftada bir tekrarlayan dozlar verilmezse etki
geçicidir.
ERİTROSİT TRANSFÜZYONU
Transfüzyon öncesi
hastaların allo-antikorlara sahip olup olmadıkları bakılmalıdır. Gebelik ve
önceki transfüzyonlar sonrası allo-antikorlar gelişmiş olabilir ki bu da majör
transfüzyon reaksiyonu gelişimine yol açabilir. Ancak bu zaman kaybına neden
oluyorsa uğraşılmamalıdır.
“Hiçbir otoimmun hemolitik
anemili hasta kan transfüzyonuna ulaşmadaki zorluklar nedeniyle ölmemelidir”.
Tecrübeler göstermektedir
ki, aslında birçok hasta serolojik olarak uyumsuz eritrositleri bile tolere
edebilmektedir. Bu bağlamda kan bankası personeliyle ilişkiler de hayati
önemdedir.
DİĞER HASTALIKLAR
KLL, anjioblastik T cell
lenfoma ya da allopürinolle tedavi edilen lenfomalarda da Coombs pozitif
hemolitik anemi görülebilir.
Lenfomaya sekonder
hemolitik anemilerdeki tedavi de genellikle benzer şekildedir, ancak daha yaşlı
hastalardır, daha fazla komorbidite ve artmış enfeksiyon riski dolayısıyla prognoz
daha kötüdür.
KLL ve otoimmun hemolitik
anemisi olanlarda Rituximab ve bendamustinle
başarılı tedaviler bildirilmiştir.
Splenik marjinal zone lenfomadaki
otoimmun hemolitik anemisi splenektomi etkim olabilir.
Evans
sendromu;
Coombs pozitif otoimmun
hemolitik anemi ve immun trombositopeni (ITP) birlikteliğini tanımlar. Bazı hastalarda
sıklığı az olmakla birlikte otoimmun nötropeni de vardır. Hemolize neden olan
antikorlarla trombosit destrüksiyonu yapan otoantikorlar biribirinden
farklıdırlar. Eritrosit harabiyeti yapan antikorlar genellikle Rh kan grubunun
baz protein kısmına yönelikken, trombosit harabiyeti yapanlar sıklıkla GPIIb/IIIa’ya
yönelik antikorlardır.
Birçok vakada Evans sendromunun nedeni idioğatik
olarak kalırken, hastaların yaklaşık yarısında ise, enfeksiyon (HCV, HIV gibi),
SLE, lenfoproliferatif hastalıklar, common variable immün yetmezlik ve otoimmun
lenfoproliferatif sendrom, allojenik KİT gibi altta yatan sebepler bulunabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder