Hodgking Lenfoma (HL), B
hücrelerinin post-germinal merkezinden kaynaklanır. Klasik HL ve nodüler
lenfosit predominant HL diye iki kısımda incelenir.
HL, tüm lenfomaların
%10’unu ve tüm kanserlerin yaklaşık %0,6’sını oluşturur.
20 yaşında ve >65
yaşında olmak üzere iki pik yapar. Ancak hastaların çoğunluğu 20 yaş civarı
erkeklerdir. Hafif bir erkek baskınlığı vardır.
Amerika ve Avrupa baz
alındığında en sık tip Nodüler Sklerozan tip olarak görülür (%70). Miks
sellüler tip (%20-25), lenfositten zengin tip (%5), lenfosit fakir tip (%1)
Yüksek sosyoekonomik
düzey, küçük aile toplulukları, yüksek eğitim düzeyi HL gelişimiyle ilişkili
olarak görülmektedir. Bu faktörler Nodüler Sklerozan tip için spesifik gibi görünmektedir.
Buna karşılık miks sellüler tip HL’ da sosyoekonomik düzeyle ters yönde bir
ilişki dikkat çekmektedir. Ekonomik olarak tuzu kuru popülâsyonlar içerisinde sosyoekonomik
düzeyi düşük gruplarda Miks sellüler HL ve lenfositten fakir tip HL daha sıktır.
EBV nedenli Enfeksiyöz
mononükleozun artmış HL riskiyle ilişkili olduğu görünümü vardır.
Suçiçeği, kızamık,
kabakulak, kızamıkçık ve boğmaca gibi çocukluk çağı hastalıklarıyla HL riskiyle
negatif yönde bir ilişki göstermektedir.
Emzirmenin koruyucu olduğuna
dair çalışmalar vardır.
İmmünsüprese hastada
insidans artmıştır. Yinede NHL gibi çarpıcı oranlar yoktur. Ayrıca
immünspresyondan sonra gelişme zamanında da farlılıklar vardır. Örneğin solid
organ transplantasyonunu ya da hematopoietik kök hücre naklini takiben HL 4
yıldan sonra pik yaparken, NHL ilk yıl içerisinde daha fazla görülür.
Ayrıca NHL belirgin
immünsüpresyonla ilişkilidir. HL ise normal CD4 sayıları ve aşikâr immün
yetmezlik belirtileri olmadan çıkar.
HİV’li hastalarda HL
gelişme riski 5-25 kat artmıştır.
HIV zemininde gelişen
HL’ların neredeyse tamamı EBV (+)’tir ve normal şartlarda nadir olan
lenfositten fakir tip HL alt tipine mensupturlar.
Nodüler lenfosit
predominant tip HİV enfeksiyonuyla ilişkili olarak bulunmamıştır.
Otoimmün hastalık öyküsüne
sahip olan hastalar (RA, SLE) artmış HL riskine sahiptirler. Komorbiditelere
bağlı zorlayıcı tedavi biçimlerine ve de tedavi sonrası geç toksisitelere maruz
kalabilirler. Otoimmün aile öyküsünün de (sarkoidoz, ülseratif kolit) artmış HL
riskiyle ilişkili olduğunu gösteren çalışmalar vardır.
Yakın akrabalarda 3-5 kat
daha fazla risk vardır. Genç yaşlardaki kardeşlerde bu risk (6-7 kat) daha da
fazladır. Tek yumurta ikizlerinde risk 50-100 kata kadar çıkar.
HLA-A1 ve daha az olarak
da HLA-B5, HLA-B8 ve HLA-B18’le ilişki görülebilir.
Hastalar genellikle
servikal bölgede ağrısız LAP’la gelirler.
Nodüler Sklerozan tip HL
Tipik olarak neoplastik
hücrelerin çoğunluğunu, nodüllerin merkezinde agregatlar yapabilen laküner
hücreler oluşturur. Reed-Sternberg (RS) hücreleri nadirdir.
İnflamasyonda genellikle
eozinofiller, histiyositler ve nötrofiller de vardır. Nekroz alanları da mevcut
olabilir.
Miks sellüler tip HL
Lenfositten zengin tip HL
Tanısal RS hücreleri
vardır ama mononükleer hodgking hücreleri ve zaman zaman da lenfositik ve
histiyositik (L&H) hücreler de denilen hücreler de görülebilir.
Arka plandaki infiltrasyon
lenfosit dominanttır.
İmmünfenotipleme
Klasik HL ile nodüler
lenfosit predominant HL ayrımında ve HL ile diğer lenfoma subtiplerinin
ayrımında neoplastik hücrelerin immünfenotiplemesi oldukça yararlıdır.
Klasik HL’da RS hücreleri
tipik olarak CD15 (%85) ve CD30 (%100) eksprese ederler ve genellikle pan-B (CD19,
CD20 ve CD79a) ve pan-T (CD3, CD7) antijenlerinin global üretiminde başarısız
kalırlar.
Bununla beraber, B hücre
gelişmesinde önemli regülatör görevi olan bir transkripsiyon faktörü olan
PAX-5/BSAP olguların yaklaşık %95’inde zayıf pozitiftir. Bu da değişik T
hücreli lenfomalarla klasik HL’nın ayrımında faydalıdır. Ek olarak, birçok HL
olgusunda RS hücrelerinin bir kısmında B hücre antijeni ekspresyonu olur (CD79a’ya
nazaran CD20 daha fazla olmak üzere). B hücre antijeni sentezi yoğunluğu
değişkendir ve her hücrede olmaz.
HL subtiplerine
bakıldığında CD20 sentezi lenfositten zengin tipte daha sıktır. RS hücrelerinde
CD4 gibi tekli T antijenlerinin sentezi görülebilirse de, çoklu T antijen
sentezi nadirdir. T hücre antijeni taşıyan HL’larda survey taşımayanlara daha
hayat beklentisine sahiptirler.
RS hücreleri CD15 ve CD30
yanında HLA-DR, ICAM-1, Fascin, CD95 (apo-1/fas), TRAF1 ve hem CD40 hem de
CD86.
RS hücrelerini çevreleyen
hücreler CD28 ve CD86 eksprese ederler. Klasik HL’nın RS hücreleri sıklıkla,
bir immün checkpoint inhibitörü olan PD-L1/PD-1 eksprese ederler, bu da HL’lı
hastalarda PD-L1/PD-1 sinyal yolu inhibitörlerinin kullanılmasına dayanak
oluşturur.
Klasik HL’da, NLPHL’nın
aksine, RS hücrelerinde folikül merkezi B hücrelerinde nükleer BCL-6 protein
yoktur ve bir plazma hücresi ilişkili protein olan CD138 eksprese ederler. (Tablo.1)
EBV pozitif hastalarda
tümör hücreleri EBV latent membran protein (LMP)-1 eksprese ederler, ancak
Ebstein-Barr nükleer antijen (EBNA)-2 eksprese etmezler.
Genetik
özellikler
·
Ig ve TCR (T hücre reseptörü) gen yeniden
düzenlenmeleri (rearragement),
·
Sitogenetik anormallikler: birçok olguda B
hücreli lenfomalar için tipik olan 14q anormallikleri vardır, ancak t(14;18)
nadiren olur.
BCL-2
rearrangement’ı gösterilse de bu, RS hücreleri içerisinde oluyor gibi durmamaktadır.
·
EBV: nodüler sklerozan tip HL’da nadiren
tespit edilir. Oysa lenfositten zengin tipte %40, miks sellüler tipte %70 ve
lenfositten fakir tipte neredeyse %100 tespit edilir.😚 ydus 2017
·
Moleküler genetik: Klasik HL’nın RS
hücrelerinde %44’e varan oranlarda, NF-kappaB’nin negatif bir düzenleyicisi
olan A20’yi kodlayan TNFAIP geninde
inaktive edici mutasyonlar bildirilmiştir. Daha az oranlarda ise TRAF3
veMAP3K14 mutasyonları bildirilmiştir.
Tanı
Klasik HL tipik olarak
CD15 ve CD30, BSAP/PAX5 ve variable olarak da CD20 eksprese etmektedir. Klasik
HL CD3 veya CD45 eksprese ermez. Hastada CD15 tespit edilememesi hastaya HL
tanısı konulması için bir engel değildir. Ama CD15 ve CD30 yok, diğer taraftan
da CD20 ekspresyonu varsa tanı gözden geçirilmelidir.