Canagliflozin, dapagliflozin, empagliflozin, sotagliflozin,
ipragliflozin.
Proksimal tübülden glukoz
geri-emilimini azaltırlar ve glukoz eşiğini düşürürler. Böylece Üriner glukoz
atılımını arttırırlar ve kan glukoz konsantrasyonunu düşürürler. Kilo kaybıyla
ilişkili bulunmuşlardır. Tip 2 diyabette kullanım onayı mevcuttur.
SGLT’ inhibitörlerinin
kullanımında fraktür, genital mikotik enfeksiyonlar, hipotansiyon, lipid
anormallikleri, renal komplikasyonlar ve alt ekstremite ampütasyonunun arması
gibi çekinceler vardır.
Sunulan bir 529 hastalık
meta-analizde diyabetik ketoasidoza eğilimin plasebo koluna göre SGLT2 kolunda
daha fazla görülmüştür ( SGLT2 kolunda19 hastada görülürken, plasebo kolunda görülmemiş). Çalışmayı
yapanlar bu ketoasidozları SGLT2 kullanımına bağlamamışsa da, bu durum kafa
karıştırıcıdır.
Bunun yanında SGLT2
inhibitörleri HBA1c düşüşünde, insülin dozlarının azaltılmasında, açlık
şekerlerinin düşürülmesinde istatistiksel olarak anlamlı katkı sağlamıştır.
Hastalarda anlamlı kilo azalması olmuştur.
Sotagliflozin SGLT1 ve
SGLT2 inhibisyonu yapan tek ajandır. Aynı zamanda tip1 DM’ta kullanım onayı
arayan tek ajan konumundadır.
Sotagliflozin’in insülin
tedavisine eklendiği plasebo kontrollü bir faz 3 çalışma 18 Ocak 2018 tarihinde
yayınlanmıştır. A1c düzeyleri plaseboya göre daha iyi düşmüştür. Sotagliflozin
kolunda kilo kaybı, kan basıncı azalması, bazal insülin dozunda değişiklik
açısından daha iyi sonuçlar alınmıştır. Bunun yanında, sotagliflozin kolunda
GİS yan etkiler daha fazla gözlenmiştir. Sotagliflozin kullananlarda
hipoglisemi daha az görülmüş ama ketoasidoz daha fazla görülmüştür.
Özetle, tip1 diyabette
henüz kullanım onayı alabilmiş bir SGLT2 inhibitörü yoktur. Bu ipi göğüslemeye
en yakın aday ise sotagliflozindir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder